Son zamanlarda LGBT ile ilgili sosyal medyada birçok paylaşım ve içerik göze çarpıyor. Hatta sosyal medyada en sevilen emojilerden biri olan gökkuşağı bile, eşcinselliğin simgesi olduğu söylentilerinden dolayı, kişiyi bu emojiyi kullanmaktan geri tutabiliyor. Peki eşcinsellik bu kadar normal bir durum mudur ki, en sevilen simgeler onlar için kullanılabiliyor ya da eğer bu durum normal değilse neden bu kadar toplumda normalleştirilmeye çalışılıyor? Bu sorular burada şöyle dursun, sizlere bu konuyu daha derinlemesine anlatmaya çalışayım, yani eşcinselliğin psikopatolojisini birlikte incelemeye çalışalım.
Cinsel kimlik, kişinin kendini kız ya da erkek hissetmesi durumudur. Yani kişinin o cinsiyeti kabul etmesi ve o cinsiyete uygun şekilde davranmasıdır.
Son yıllarda cinsel kimliğin oluşmasıyla ilgili pek çok araştırmalar yapılıyor ve çocukların 18 aylıkken kendileriyle ilgili farkındalık geliştirdiği ve nasıl davranması gerektiğine yönelik bilgi topladığı düşünülüyor. Yani 2 yaşından küçük bir bebeği olan ebeveyn, ona cinsiyetine uygun davranmakta geciktirmemesi gerekiyor. Çünkü ortalama 3 yaşlarında olan bir çocuğun cinsel kimlik duygusu yerleşiyor ve cinsel kimlikte değişim çok güç belki de olanaksız hale geliyor.
Cinsel kimlik gelişiminde çocuğun ilerleyen yaşlarının aksine yaşamın ilk 3 yılının daha çok etkili olduğu aileler tarafından iyi bilinmelidir. Anne babanın tutumları ve ebeveynin çocukla ilişkisi ve çocuğun özdeşim kurduğu kişi çocuğun cinsel kimlik gelişimini belirleyen en önemli sebepler arasındadır.
Cinsel kimlik gelişimini olumsuz etkileyen durumlara bakacak olursak;
Çocuğun karşı cinsiyete ait özellikler göstermesini anne baba genellikle geçici bir durum olduğunu sanabilir ve hoşgörüyle yaklaşabilir ya da duyarsız davranarak tedbir almayabilir ve bu da cinsel kimlik problemine dönüşebilir.
Erkek çocuğunun güzel olduğunu ya da kız çocuğunun güzel olmadığını düşünen anne babanın tutumu da belirleyiciler arasındadır.
Annenin çok fazla kız çocuğu isteğinin, erkek çocuğunda karşı cinsiyet davranışlarını ortaya çıkarabilir.
Annenin erkeklerle olumsuz tecrübeler yaşamasından dolayı erkek çocuğunda gördüğü saldırganlığı engellenmesi, oğlunun kaba saba oyunlar oynaması ile ilgili aşırı kaygılar duyması da bu sorunun ortaya çıkmasında bir etkendir.
Güvensiz bağlanma sonucu, çocuğun kendi ile ilgili değersizlik inancının gelişmesi çocukta cinsel kimliğin sapmasındaki etkenler arasındadır.
Model alma ve özdeşim kurma cinsel kimlik gelişiminin en önemli etkenlerinden biridir. Çocuğun özdeşim kuracağı ya da model alacağı anne ya da babası yoksa, anne ya da babanın ruh sağlığı bozuksa, anne baba ilişkisinde sorunlar varsa, aile içinde şiddet, ihmal istismar varsa, kadın cinsiyeti sürekli aşağılanıyorsa, baba kız çocuğunu sevmiyorsa, baba oğlunu çok fazla korkutuyorsa, çocuk anne ya da babasıyla özdeşim kuramaz ve çocuğun cinsel kimlik problemi yaşama ihtimali artar.
Cinsel kimlik problemi yaşayan çocuklara baktığımızda sıklıkla çocukların özdeşim kurabilecekleri sağlıklı bir rol modelleri olmadıklarını görürüz.
Ayrıca cinsel kimlik problemi olan çocukların annelerine baktığımızda genellikle bu annelerin psikopatolojileri olduğunu söyleyebiliriz. Bir araştırmada bu annelerde % 53 Oranında depresyon ya da bornerline kişilik bozukluğu bulunmuştur.
1,5-3,5 yaşlarını kapsayan özerklik döneminde çocukla bağımlı bir ilişki tutumu gösteren anne tutumu ve babanın da ilgisiz ve saldırgan tutumu çocukta karşı cinsiyette olma arzusunu çıkarabilen etkenler arasındadır.
Aileler çocuğunun cinsel kimlik problemi yaşadığını, aşağıda sıralayacağım şu belirtilerden farkedebilirler;
Karşı cinsten olmak isteyen bir çocuğunuz varsa,
Hayali oyunlarında karşı cinsin yerine geçmeyi çok isterse,
Erkekler çocuğun kız çocuklarının giysilerini giymek istemesi ya da kadınsı giyinmeye ileri derecede özenmesi varsa,
Karşı cinsin oyuncaklarıyla ya da oyunlarıyla yoğun şekilde ve uzun süreli oynama varsa ama burada şunu belirtiyorum oyuncaklar çocuklar için cinsiyetsizdir sağlıklı bir cinsel kimlik gelişimi için oyuncakta cinsiyet ayrımı yapılmamalı buradaki durum çocuğun karşı cins oyun ve oyuncaklarıyla daha çok yoğunlaşması
Oyun arkadaşlarını karşı cinsten seçmeyi seviyorsa,
Erkek çocuğunda erkeksi oyuncaklara ve oyunlara karşı çıkma ve itiş kakışlı oyunlardan belirgin şekilde kaçınma varsa,
Kız çocuğunda kızların oynadığı oyuncaklara ve oyunlara belirgin şekilde karşı çıkma varsa,
Cinsel bölgesinden hoşnut değilse,
Çocuğunuz cinsel kimlik problemi yaşıyor olabilir.
Eçcinsellik kavramı üzerinde en çok tartışılan konulardan biri de cinsel kimlik probleminin, doğuştan gelen bir özellik olup olmadığıdır. Bu konuda bir çok uzman da fikir ayrılığı göstermektedir. Aslında elbette yüce kitâbımız Kuranı Kerim’deki âyetlerde değinildiği gibi cinsel kimlik problemi doğuştan gelen bir özellik değil sonradan gelişen bir özeliktir. Çocuğun biyolojik yatkınlığı var mı, çocukta yatkınlık varsa bunu neler tetikledi, yani çocuk kimle özdeşim kurdu, çocuk kendi ile ilgili nasıl bir benlik yapısı oluşturdu, baba evde etkisiz ve ilgisiz miydi ya da baba özdeşim kurulamayacak kadar olumsuz bir örnekti, anne aşırı koruyucu mu davrandı, ya da anne dominant bir yapıya mı sahipti, çocuğun acaba bir cinsel travma geçmişi oldu mu gibi sorular bu özelliği tetikleyen önemli faktörler olmuştur.
Çocukluk döneminde daha esnek olan cinsel kimlik, çocuk büyüdükçe katılaşır. Ergenlik dönemi ile birlikte cinsel kimlik kökleşir ve ergen eşcinsel olabilirim korkuları yaşamaya başlayabilir. Aslında bu korkular ergenler arasında oldukça yaygındır dolayısıyla ergen kendini kimlik karmaşasında bulabilir. Bu nedenle ailelerin bu problemi, çocukluk döneminde farkedebilmeleri gerekir.
Eşcinsellik doğuştan değildir, kişinin tercihidir dolayısıyla sonradan gelişen bir cinsel kimlik problemidir ve tedavi edilebilir. Cinsel kimlik probleminin tamamen biyolojik kökenli normal bir yönelim olduğu ve eşcinselliğin kişinin tercihi olmadığı görüşü toplumda gittikçe yayılıyor ve tedavinin de önü kapatılmaya çalışılıyor. Çocuklarını tedavi etmek isteyen aileler bu görüşü savunan uzmanlar tarafından bu çocuğun tercihi bunun bir tedavisi yok denilerek destek alma veya terapi görme imkânlarından mahrum bırakılıyor. Halbuki erken dönemlerde yapılan doğru müdahalelerle bir çocuğun yaşadığı cinsel kimlik problemi kolaylıkla çözümlenebilir.
Eğer ki; çocuğun özdeşim kurduğu kişi değiştirilebilirse, çocuktaki travmalar sağaltılabilirse ve anne babasının ruh sağlığı üzerinde tedavi edici yaklaşımlar sağlanabilirse, çocuk yönlendirmesiz terapi yaklaşımları ile çocuk kendi cinsiyetine uygun cinsel kimliği edinebilir.
Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi