❌Yapacak birşey yok, ben böyleyim…
❌İşine geliyorsa çekersin, işine gelmiyorsa da kapı orada…
❌Ben buyum, kabul edersen…
❌Sen bilirsin…
❌Sana hesap mı vereceğim…
❌Sen kim oluyorsun…
❌Sana kimse katlanmaz…
Bu cümleler eşlerin ağzına hiç yakışmayan, evliliğin temeline dinamitler yerleştiren, iletişimi tamamen koparan cümlelerdir.
Hangi evlilik yoktur ki o evlilikte problemler ortaya çıkmasın?
Önemli olan problemin çıkması değil, problemin nasıl çözüldüğüdür. Zira her evlilikte problemler çıkabilir.
Problem anında en önemli konu; problemin konusu değil, o anda duygumuzu nasıl yönettiğimizdir.
Eğer büyük bir hayal kırıklığı yaşamışsan ya da çok fazla öfkelenmişsen kesinlikle o anda yalnızca sakinleşmeye ihtiyacın var. Çünkü duygu sistemin aktifken, düşünce sistemin pasif haldedir. Bu haldeyken sağlıklı davranman da mümkün değildir.
Bu yüzden önce sakinleşmek için birşeyler yap. Sonra konuşmayı dene. Bunun için kendine 2 saat mola ver ve biraz kendine iyilik yap. Seni rahatlatan ve dikkatini dağıtan birşeyler yap.
Sakinleştikten sonra konuşmayı dene. Konuşurken mutlaka empati yap. Eşinin duygularını ve düşüncelerini anladığını ona önce, ifade et. Sonra kendi derdini ona aç. Ama bunu yaparken; “Sen” li cümleler kurarak değil, “Ben”li cümleler kurarak yap.
Örneğin: “Eve her gece çok geç gelmen beni çok yoruyor ve mutsuz oluyorum” şeklinde yaşadığın durumu anlat ve suçlayıcı konuşmamaya dikkat et. Derdini anlattıktan sonra mutlaka cümleni olumlu şekilde sonlandırmayı da unutma.
Şunu da hatırla; anlamanın yarısı dinlemektir. Dinlemek iletişimin ilk kuralıdır. Birbirinizi anlamanız için hanginiz konuşuyorsa konuşan tarafın sözü kesilmemeli ve anlamak için dinlenmelidir.
Unutma; problemin ne olduğu değil, senin problemi nasıl yönettiğindir problemi çözecek olan ????
Müjde Yahşi