Neden insan dokunulmaktan hoşlanmaz ki? Neden fiziksel temasa kapatır kendini?
Neden en sevdiklerine dokunmayı arzulamaz, öylece uzaktan sevmekle yetinir?
Dokunulmaktan hoşlanmamamız, ne doğuştan gelen, ne de sonradan olan kişilik özelliğimizdir. Dokunulmaktan hoşlanmamamız, çocukluktan getirdiğimiz yaranın ta kendisidir.
Fiziksel temas, doğduğumuz andan itibaren ihtiyaç duyduğumuz sevginin gösterilme biçimidir. Yani duyulan bu ihtiyaç; şefkatli dokunuştan başkası değildir.
Şefkatli dokunuşun olmadığı yerde; boşluk oluşur ve bu boşluğa derin duygular dolmaya başlar. Bu duygular zamanla bedeni donuklaştırır, duygusuzlaştırır.
Sevginin bedenselleştirilmesi gerekir. Çocuk sevildiğini, bedenine dokunulduğunda hisseder.
Eğer çocukluk döneminde bize gösterilen sevgi uzaktan olmuşsa yani; saçımız pek okşanmamışsa, sık sık öpülüp koklanmamışsak, doyasıya sarılıp sarmalanmamışsak yetişkin olduğumuzda da dokunulmaktan hoşlanmayız.
Ya da eğer çocukken, şefkatle dokunulup sevilecekken; şiddetle korkutulmuşsak, öpülecek yerlerimiz acıtılmışsa işte bu acı, bedenimize bir örtü çeker ve kendimizi artık temasa kapatırız oysa ki içimiz içimizi yer; dokunmaya, dokunulmaya aç kalmışızdır.
Gün gelip kendimiz bir anne, bir baba, bir eş olduğumuzda; zincirimizi kırıp sevgimizi bir türlü dokunarak gösteremeyiz sadece uzaktan sevmekle yetiniriz çünkü bunun sebebini bir türlü fark edemeyiz.
Çocuğumuz gece uyuduktan sonra ancak öpebiliriz yüzünü, ancak o zaman okşayıp koklayabiliriz çocuğumuzun saçlarını. Eşimizin elini tutmak bile bazen öyle zor gelir ki, tuhaf hissederiz. Elini tutacak olursak hemen gereksiz bir espri yapma ihtiyacı duyar, yüz çevirir ve temastan kaçarız.
Çocuk bedenimize çirkin duygularla dokunulmuş olmanın sonuçlarına hiç gelmek istemiyorum bile…
Şimdi neden sana dokunulmasından hoşlanmadığını ve neden dokunmaya alışık olmadığını biliyorsun.
Unutma ki, en çok senin temasa ihtiyacın var. Çocuklukta oluşan yaran, senin şefkatle dokunulmamış olman. Şimdi zincirlerini kır ve sevgi bekleyen ailene şefkatle dokun.
Müjde Yahşi