“Çocuğumu bu sene mi okula başlatayım, yoksa bir sonraki seneye mi, Doğru zaman ne zaman? Çocuğumu okula nasıl hazırlayabilirim? Çocuğumu okula nasıl alıştırabilirim? Çocuğum öğretmenini ya sevmezse? Çocuğum ya benden ayrılmak istemezse? Hangi okula yazdırmalıyım özele mi devlete mi? …
Çocuklar her gelişim döneminde farklı ihtiyaçlar duyar. Dünyaya gözünü açan bir bebeğin ihtiyacı güvenli anne kollarıyken, 4 yaşında bir çocuğun ihtiyacı ise akranlarıyla birlikte oyun oynaması ve yeni şeyler öğrenmesidir.
Hayat, bağlanmalar ve ayrılmaların olduğu bir süreçtir. Doğum, ilk ayrılıktır. Anne ya da bakım veren kişi ile kurulan ilişki ise, ilk bağlanmadır.
18-24 ayları nesne sürekliliğinin geliştiği bir dönemdir. Bu dönem çocuğun ilk düşünce egzersizlerini yaptığı; zamansal, mekansal ve nedensel durumları öğrenmeye başladığı dönemdir. Bireyselleşmenin ilk adımını çocuk, bu dönemde atar ve gelişimsel olarak ayrılık kaygısı azalmaya başlar.
Diyelim ki anne 5 dk lık tuvalet ihtiyacı için çocuğuna nereye gittiğini söylese bile ya da tuvalette çocuğuna seslense bile çocuk yoğun kaygı duyabilir. Zira söz konusu olan nesne, annedir. Çocuk annenin sürekli yanında olmasını ister; çünkü yanında olmadığı durumda annenin yok olduğunu, onun bir daha gelmeyeceğini ve anneyi kaybettiğini düşünür. Gelişimsel dönemin bu özelliği aslında çocuğu anneye bağlamıştır ve bu gayet sağlıklı bir tepkidir.
18 aydan sonra ise çocuk artık anneden ayrışmaya ihtiyaç duyar. Çocuğun ilk ayrılıkları; memeden ayrılma, bezden ayrılma, kendi odasına ayrılma, mama sandalyesinden ayrılma, bebek arabasından ayrılma vs şeklindedir. Çocuk, ayrılıklar yaşadıkça bireyselleşir, özgüven geliştirir, bilişsel ve duygusal olarak sıçramalar gösterir. Bu ayrılıklar çocuğun ihtiyaçlarıdır. Çocuğun gelişimsel döneme ait ihtiyaçlarının mutlaka vakti geldiğinde karşılanması gerekir.
Okula başlama; çocuğun evinden ayrıldığı, tanımadığı insanlarla sosyal ortamda yalnız başına kalabildiği ilk uzak ayrılıktır.
3 yaşını dolduran 4 yaşından gün alan çocuk, okula başlayabilir. 3 yaş, okula başlama için en erken yaştır. Bu yaştan daha erken zamanda çocuğu okula göndermek çocuğun duygusal ihtiyaçlarının yeteri kadar karşılanmaması, çocuğun duygusal anlamda zarar görme riskleri taşıması demektir. Daha memeden ayrılmayan, altı bezli çocuğun okula başlaması çocukta ayrılık kaygısı bozukluğunu tetikleyebilir beraberinde de birçok ruhsal ve davranışsal problemlere zemin hazırlayabilir.
Annenin erken dönem işe başlaması, anne vefatı, anne baba arasındaki geçimsizlikler, çocuğun yaşadığı kronik rahatsızlıklar veya devam eden bir hastalık, ameliyat, kaza, annenin depresyonu, annenin hastane yatışı gibi sebeplerden dolayı erken dönemde yaşanan problemler yine ayrılık kaygısı bozukluğunu ortaya çıkarabilir.
Özellikle aşırı korumacı, kontrolcü ve kaygılı ebeveyn tutumları ayrılık kaygısı bozukluğunun temelini oluşturur. Bu tutumlar; çocuğun dünyayı tehlikeli görmesine sebep olur ve çocuğa tehdit algısı yaşatır. Çocuk her an bir tehlike ile karşılacağına inanır ve yalnızken kendini güvende hissetmez. Bu sebeple çocukta 2 bilişsel şema göze çarpar: “Yanımda annem yokken ya bana birşey olursa, ya da ben annemden ayrıyken anneme birşey olursa…” Annesi olmadan kendini güvende hissetmeyen çocuk, kendi başına birşey yapamayacağını düşünür, kendini yalnız ve yetersiz hisseder.
Ayrılık kaygısının tetiklenmesinde yanlış öğretmen tutumlarına da dikkat edilmelidir. Kaygılı çocuğa; incitici, reddedici, küçük düşürücü tavırlar ve davranışlar çocuğun okula alışmasını daha çok zorlaştırabilir ve çocuğun okul fobisi geliştirmesine neden olabilir. Öğretmenin mükemmeliyetçi ve aşırı disiplinli yaklaşımı, aceleci olması, empatik olamaması çocuğu daha çok baskıda hissettirir. Ya da öğretmenin özgüvensiz duruşu, mesleki yetersizliği ve tecrübesizliği de bu sürecin sağlıklı ilerleyip ilerlememesinde belirleyicidir.
Ayrılık kaygısı gösteren çocuklar daha çok utangaç ve çekingendir. Diğer çocuklara göre daha yoğun tepkisel davranışlar sergiler, huzursuzdurlar, dikkat dağınıklıkları daha çoktur ve daha isteksiz ve keyifsizdirler.
Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar, hem duygusal hem de fiziksel belirtiler yaşayabilir.
Duygusal Belirtiler: Yalnız yatma ve yalnız kalma korkusu, anneye ya da kendisine zarar geleceği korkusu, anneden uzak kalamama, kabuslar, anneye bağımlılık, okul reddi, isteksizlik, huzursuzluk, mutsuzluk, inatçılık
Fiziksel Belirtiler: Karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma, iştahsızlık, baş ağrısı, baş dönmesi gibi fiziksel semptomlar gösterebilirler.
Bu semptomlar 4 haftadan uzun sürerse; Ayrılık Kaygısı Bozukluğu’ndan şüphe edilebilir ve mutlaka klinik psikoloğa başvurulması gerekir.
Ebeveynler ve bakım verenler için önerilerim şunlar:
Hikayeler: Çocuğa basit ve anlaşılır bir dil ile okul ile ilgili hikayeler okuyabilirsiniz. Aynı hikayeyi her akşam tekrar edebilirsiniz. Çocuklar aynı hikayeyi defalarca dinleyebilir aynı şeye tekrar tekrar gülmekten de oldukça keyif alırlar.
Keşif: Okula başlamadan önce çocukla okul bahçesinde, okul koridorlarında keşif yapabilir, çocuğa okulu somut şekilde anlatabilirsiniz. Çocuğu öğretmeni ile tanıştırarak öğretmeni ile sıcak bir bağ kurmasını sağlayabilirsiniz.
Oyun ve Oyuncaklar: Çocukla okul ile ilgili oyunlar oynayabilir, ona okulla ilgili oyuncaklar alabilirsiniz.
Güven Verme: Çocuğun duygusunu yansıtarak onu sevdiğinizi ve geri döneceğinizi söylemelisiniz. Çocuğu okuldan alacağınız zaman gecikmemelisiniz.
Ayrılıklar: Ayrılma esnasındaki süreyi giderek azaltarak ve kademeli uzaklaşarak çocuğun ayrılma kaygısını yönetmesine yardımcı olabilirsiniz.
Öğretmene İtimat : Ya öğretmene güvenin ya da güvenmediğiniz öğretmene çocuğu teslim etmeyin. Birini tercih edin.
İkna etmeyin: Çocuğa uzun uzun açıklamalar yapıp, okula alışmasıyla ilgili ikna etmeye çalışmayın. Duygusu ile baş etmesinde yardımcı olun.
Sticker: Okul dönüşü motivasyonu artırmak ve süreci somutlaştırmak adına sticker ile çizelge yapabilirsiniz.
Uyum süreci: Çocuğun uyum sürecinde yaşadığı kaygının ve gösterdiği semptomların normal olduğunu bilmelisiniz. Eğer bu semptomlar 4 haftaya kadar azalarak geçmezse klinik psikoloğa başvurmalısınız.
Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi